TÜRKİYE’NİN İLK KÖY TASARIM REHBERİ SÖYLEŞİSİ
“Nerede Bir Yerleşim Varsa ve İnsan Eli Değmişse, Orada Tasarım Var Diyebiliriz”
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından geliştirilen, Türkiye’nin ilk Köy Tasarım Rehberi, Kastamonu-Küre-Ersizlerdere Köy Tasarım Rehberi’ni Dr. İnci Olgun ve Doç.Dr. Hürriyet Öğdül ile etraflıca konuştuk.
Bir “Köy Tasarım Rehberi” üretme fikri nasıl ortaya çıktı, biraz bahseder misiniz?
Köy tasarım rehberi birçok ülkede kullanılan bir araç. Ülkemizde köy tasarım rehberleriyle ilgili akademik çalışmalar uzun zamandır vardı. Biz de 2011 de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile yaptığımız Balıkesir çalışmasında bir parça konuya girmiştik, ama o Balıkesir ölçeğinde bir çalışmaydı.
Kastamonu’da bir köy için rehber yapma fikri farklı bir süreç sonunda oldu. Küre’de üç kurum birlikte gönüllü bir yerel kalkınma çalışmasını sürdürüyorduk. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Küre Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA). Bu pek rastlanan bir ortaklık değil aslında. Biri yerel, diğeri bölgesel iki kurum ve biz bölge dışı bir üniversite olarak Küre için bir araya geldik. Küre giderek nüfus kaybeden bir maden kenti ve hem kent merkezinde hem de kırsal alanlarında birçok sorunu var. Küre’de neler yapılabilir ortaya koymak için yapılan çalıştayda köylerin bölgeye has özelliklerini kaybettiği, eski evlerin artık kullanılmadığı, terkedildiği şeklinde sorunlar ortaya kondu. Bu çalıştaya kurumlardan, Kürelilerden ve uzmanlardan katılım oldu, birçok proje önerildi, bir tanesi de köy tasarım rehberi idi. KUZKA bu konuya sahip çıktı, köy tasarım rehberi KUZKA ile birlikte hazırlandı.
“Rehberin başarısı dışarıdan yaptırımlarla uygulanmasına değil, ihtiyaca cevap veren, küçük adımlarla kullanışlı hale getirilmesine bağlı.”
Böyle bir rehber, Türkiye’deki yasal / yönetsel hiyerarşide nerede duruyor, plan ile uygulayıcı arasındaki ilişkiyi yeniden düzenleyen bir uygulama mıdır, yoksa planlar-üstü bir statüsü var mıdır?
Rehber için ilk çalışmalara başladığımızda yasal bir çerçeve henüz yoktu. 2013 yılında İmar Kanunu’na bir madde eklendi. 8/ğ maddesine göre artık köy tasarım rehberleri tanım olarak mevzuata girmiş oldu. Maddeye göre her köyde değil, sadece “mimari doku ve gelişme potansiyeli bakımından önem arz eden köylerde” rehberin hazırlanması söz konusu. Bir de muhtarlık katılımı ile hazırlanacağı ve ilgili idare tarafından onaylanacağı söyleniyor. İlgili idare Büyükşehir Belediyesi ya da İl Özel İdaresi. Bunun dışında başka bir ifade yok.
Yani rehberin planlama ile ilişkisi tanımlanmış değil. Bu köyler nasıl belirlenecek, rehberi kim hazırlayacak, muhtarlık katılımı nasıl olacak, rehberin içeriği nedir, onaylandıktan sonra nasıl uygulanacak gibi konular da aynı şekilde açık değil. Bizim örneğimizde Kalkınma Ajansı önderlik yaptı. Rehberin hazırlanması, basılması tabii ki önemli ama bir yandan da esas olan sonraki süreç. Köyde küçük bir uygulamanın yapılması aynı zamanda bunun bir öğrenme süreci olması gerektiğini düşünüyoruz. Usta ve yerel zanaatkarlar için olduğu kadar yerel yönetimler, köyde yaşayanlar ve meslek alanlarıyla ilgili yeni şeyler öğrenecek olanlar için de böyle bir uygulama tecrübesi gerekiyor. Başlangıçta köy odası, köy konağı gibi ortak kullanılacak bir yapı düşünüldü. Rehberde üzerinde durduğumuz konu ahşap yapıların yeniden gündeme getirilmesi idi. Böyle bir ahşap yapının inşası sırasında usta eğitimleri verilmesi mümkün ki zaten Küre kaymakamlığının kurduğu bir ahşap atölyesi de var, bu çok önemli.
Ersizlerdere’de kadınlar çalışmak istediklerini, maden dışında başka bir gelir kaynağı olmadığından köyde iş imkanı olursa bir araya gelebileceklerini söylemişlerdi. Köy, yakındaki kanyon itibariyle ziyaretçi çeken bir yer. Bu yapının köy kadınları tarafından işletilen bir ortak mekan olması halinde, rehberin en önemli amacı olan kırsal yaşamın canlanması ve gelir artışına küçük de olsa bir destek olacak. Tabi bunları yapmak için işbirliklerinin başka boyutlar gelmesi lazım. Düşüncemize göre rehberin başarısı dışarıdan yaptırımlarla uygulanmasına değil, ihtiyaca cevap veren küçük adımlarla kullanışlı hale getirilmesine bağlı.
Başka ülkelere baktığımızda köy tasarım rehberi esas olarak İngiltere’de çok yaygın kullanılan bir araç. Orada Village Design Statement (köy tasarım raporu), çok basit olarak, köyde öne çıkan mekansal özellikleri vurgulayan, yapılacak uygulamalarda köyün bütünlüğünün bozulmaması için nelere dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen bir rapor. Köy halkından oluşan bir komisyon tarafından hazırlanıp yerel yönetimler tarafından onaylanıyor. Köylere ait arazi kullanım planları zaten var ve rehberler de o planın bir eki niteliğinde oluyor. Yerel yönetimler ruhsat verirken bu rehberi dikkate alıyorlar. İrlanda’da ise köy tasarım rehberlerini daha çok uzmanlar hazırlıyor, tanımlı bir içeriği var. Hatta her yerde aynı içeriğin kullanılması da bir eleştiri konusu. İngiltere’de rehberlerde korumacı bir yaklaşım varken, İrlanda’da yeni tasarımlara daha açık bir yaklaşım var, detaylara çok girilmiyor. Yani her ülke kendi koşullarına göre biçim ve içeriğini belirleyebilir.
“Köyleri yeni bir dönüşüm alanı gibi gören yaklaşımdan ise hiç bahsetmek istemiyorum. Bu bizim köy tasarım rehberi anlayışımıza çok uzak.”
Köy tasarım rehberinin sadece mekansal öneriler içerdiğini unutmamak lazım. Ve oldukça ayrıntıda öneriler bunlar, yol kaplama malzemesinden çatı detaylarına kadar çeşitlenen öneriler. Bu öneriler tabi ki köyün yaşantısından ve ihtiyaçlarından yola çıkıyor. Planlama ise rehberden farklı bir şey, ikisini birbirinin yerine koymamak lazım. Burada imar planlamasından bahsetmiyorum ki hele büyükşehirlerde ismi mahalle olsa da aslında hala köy olan yerleşimlerin imar planlama yaklaşımı ile ele alınması çok tehlikeli. Köyleri yeni bir dönüşüm alanı gibi gören yaklaşımdan ise hiç bahsetmek istemiyorum. Bu bizim köy tasarım rehberi anlayışımıza çok uzak. Elimizde kalan belki de tek değerli şey olan köylerin gelecek için taşıdığı değeri çok iyi anlamamız lazım.
Sözünü ettiğim ve olması gereken farklı bir planlama yaklaşımı, çok daha geniş bir kavram. Köyün tarımla birlikte ele alınması çok önemli, bu unutuluyor, sanki artık köylerde tarım bitmiş gözüyle bakılıyor, oysa kırsal yaşamın özü bu. Köyün konumlandığı coğrafyadan bağımsız düşünülmemesi lazım, bu coğrafya ile ekolojik bir bütünlük oluşmuştur, aynı zamanda köy tek başına da değildir, bir ekonomik bölge içindedir. Ve çalıştığımız birçok köyde şunu gördük, kültürel farklılıklar aynı coğrafyada farklı sonuçlar yaratıyor, bu da önemli. Bu farklılıklara hassas ve en önemlisi köyde kadının da söz söyleyeceği bir süreç yaratılmalı. Böyle bir planlama içinde rehberin yeri farklı olurdu. Ama bugünkü planlama tecrübesi içinde baktığımızda, köy tasarım rehberinden beklenen yerel yönetimlerin köylerde yapacağı düzenlemelerde yararlanacağı ve köyde yaşayanların evlerin onarımında ya da yeni yapacakları yapıda nelere dikkat etmeleri gerektiğini hatırlatan bir rehber olması.
Köy tasarım rehberinin sadece mimari ve estetikle ilgili olduğunu ya da köyler için bir lüks olduğunu düşünenler olabilir. Birçok kişi için “köy” ve “tasarım” iki uzak kavram. Ama aslında nerede bir yerleşim varsa ve insan eli değmişse orada bir tasarım var diyebiliriz. Yerleşme bilgisi diyebileceğimiz bu bilgi köylerde zaman içinde oluşmuş. Eğime göre, iklime göre, üretim imkanları ve su kaynaklarına göre doğal risklere göre yerleşimin nereye yapılacağı, nereye yapılmayacağı, yolların nereden geçerse rahat yürüneceği, evlerin yönü, güneşin ve rüzgarın en iyi kullanımı biliniyordu. Ama bugün unutulmuş olduğunu görüyoruz. Rehberin amacı bu bilgiyi hatırlamak. Köylerin en güçlü yanı bu. Kente benzemeye çalışmak bu gücü azaltacaktır. İncelediğimiz bazı örnek rehberlerde uzun uzun detaylar verilmiyor, sadece şu söyleniyor; burası bir köydür, kent değildir, yapılacak tüm uygulamalarda bu dikkate alınmalıdır. Bu kadar. Bizde bir yerin köy olduğunu hatırlatmak için ciltlerle rehber yapılması gerekiyor ne yazık ki.
Rehberin bir amacı daha var. Köyde en temel konfor şartları için yapılabilecek basit şeyleri bulmak, iyi ısınmak, çatının akmaması, mutfak ve banyodaki konfor şartlarının sağlanması gibi. Son ve en önemli bir amaç daha var, o da köyde yaşayanlar için köyün daha değerli olması ve kırsal yaşamın canlı tutulması.
Rehber üretilmeden önce nasıl bir süreç işledi? Yerel yönetimler, muhtarlıklar ve doğrudan aktörlerle birlikte bir ön çalışma gerçekleştirildi mi?
Ersizlerdere Köyüne daha önce rahmetli bir hocamızın eşi Aydan Tekin Ataç’ın daveti üzerine gitmiştik. Ders kapsamında bir çalışma yaparken tanışmış olduk köy ile. Daha sonra Kastamonu’da örnek bir köy tasarım rehberi yapılması fikri ortaya çıktığında, köyün yol üstünde olması, yapılacak bir tünel projesinden etkilenecek olması, eko turizm faaliyetlerinin başlamış olması gibi nedenlerle bir değişim eğilimi olduğunu gördük. Köy beş mahalle halinde kanyona yakın ve dağlık bir alanda yerleşmiş bir Karadeniz köyü, yol üstü mahalleleri de var, tepede uzak mahalleleri de. Her birinin özellikleri farklı. Köyde muhtarla yakın çalışmalarımız oldu, erkeklerin çoğu madenden emekli, kadınlar aktif, köyde bir halı dokuma atölyesi var. Onlarla yaptığımız görüşmelerde köyde yaşamanın ve evlerin -tabiri caizse- “kahrını” kadınların çektiğini düşünürsek son derece öğretici bilgiler edindik. Evlerde neyi isteyip neyi istemedikleri yanında, köyün ortasından geçen karayolunun neresinden hayvanların en uygun şekilde karşıya geçebildiğini, meydanda okulun ve atölyenin önünde köye hızlı araç girişinin engellenmesi gerektiği gibi birçok ihtiyacı konuştuk. Hatta köy tasarım rehberinde normalde olmaz ama meydan için bir ön tasarım yer aldı. Köyde sert iklim koşulları gereği ısınma ve yalıtım sorunu birinci sırada, buna dair öneriler rehberin önemli bir kısmını oluşturuyor.
Çalışmalarımız sırasında köyden çok destek aldık ama rehberin ne olduğunu anlatmakta zorlandık. Aslında biz de rehberde neyi öne çıkarmak gerektiğini süreç içinde geliştirdik. Bu yüzden ilk olmanın avantajını kullandık, yani içeriği köye göre farklılaştırdık. Ama sonuçta nasıl uygulanacağının bilinmemesi bir dezavantaj oldu.
Burada şunu ifade etmek isteriz. Tüm bu çalışmalarda Küre Kaymakamı’nın desteği çalışmayı çok ileri boyutlara taşıdı. Ona teşekkür etmek isteriz. Bahsettiğim Küre yerel kalkınma çalışması da bu arada devam ediyordu. Bu kapsamda ikinci bir çalıştay yapıldı, orada rehberin son hali aktarıldı, öneriler alındı.
Rehber hazırlanmadan önce oldukça kapsamlı ve mimari odaklı bir envanter / kaynak analizi gerçekleştirilmiş. Rehberin içinde sunulan çözümlerdeki derinlik de aslında bu odakta gerçekleşiyor. Ülke ölçeğinde her köy için böylesine bir envanter hazırlanmamış olması durumunu göz önünde bulundurursak, uzun vadede bu rehber ve yetersiz envanterler sorunu arasındaki ilişki nasıl çözümlenebilir? Köye özel çalışmalar mı yürütülmeli yoksa rehberlerin hazırlanmasından önce büyük çaplı bir envanter çalışmasına mı gidilmeli?
Bu çok anlamlı bir soru, her köyde böyle bir çalışma mı yapılması lazım. Tabi ki bu mümkün değil. Bizim çalışmamız daha çok “bir rehber nasıl hazırlanır” çalışması şeklindeydi. Bazı akademik alışkanlıklarımız var. Her aşamada bunları sorguladık, bu gerekli mi, bu bilgi ne işe yarayacak, bizim için bir eleme süreci oldu ama rehber hala çok kapsamlı.
Neyin esas neyin detay olduğu konusunu biz de çok düşündük. Bazı detay olarak görülen şeyler aslında işin özü açısından önemli. Bir örnek vermek gerekirse, rehberde vurguladığımız konu, ahşap evlerin onarımının mümkün olduğu idi. Rehberde yeni yapılar için de öneriler var ama onarıma dair başlıklar daha fazla. Rehberin özgün yanlarından biri de bu. Günümüzün yaklaşımı daha farklı; eski yapıların yıkılması, yeni yapıların da eh biraz eskileri andırır şekilde yapılmasını köyün korunması için yeterli gören bir yaklaşım. Bu koskoca bir mirası gözden çıkarmak anlamına geliyor. Orman yasaları da bu yaklaşımı destekliyor, artık ormanların ticari kullanımı önde ve ormanlar, orman köylerinin günlük ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak. Bu konuya dair önerilerimiz restorasyon uzmanı ve mimar arkadaşlarımız tarafından geliştirildi. Ahşabın kullanımı ile ilgili hem üst ölçekte politika anlamında yapılması gerekenler, hem de köy evlerinde hangi elemanın onarımında yöredeki hangi tür ağacın uygun olduğu söylendi. Bahsetmiştim Küre Kaymakamlığı’nın bir ahşap atölyesi var diye. Atölyenin şefi Eşref Usta eskiden beri köy evlerini onaran emekli bir usta. Bize bir bilgi daha verdi; hangi ağacın ne zaman kesilmesi gerektiği. Ağaçların içindeki özsuyunun az olduğu dönemin kesilirse hızlı kuruduğu ve böceklenmediği için bu bilgi sağlam bir onarım için çok önemli, bu bilgiyi orada edindik.
Şunu söylemek istiyorum, çok detay olabilir ama bu yerel bilgi olmadan yapılmak istenen şeye ulaşmak zor. Soruya geri dönersek; her köy için bu detayda çalışma yapılabilir mi? Bu soru rehberi kimin hazırlayacağı ile yakından ilgili. Eğer rehber her işte olduğu gibi ihale usulü en düşük fiyatı verene yaptırılırsa, ya da kurumlar tarafından öylesine yapılırsa amacına ulaşmaz. Yerindeki bilgiye ulaşmanın en iyi yolu yerinde çalışmak, ya da bu yerel bilgiye sahip olanın bu çalışmanın parçası olmasıdır.
Zaten köy tasarım rehberinin her köyde yapılması gibi bir zorunluluk da yok. Ancak hızlı değişme eğilimi varsa, hızla tahrip oluyorsa, yerel yönetimin böyle bir hassasiyeti varsa ve köydekiler de bu bozulmadan rahatsız ise rehber hazırlanır. Bazı köylerin çok daha acil konuları olabilir. Öncelik bir istihdam sorunudur, bir tarımsal proje ya da başka bir sosyal konu olabilir. Her köyün gündemi farklı çünkü.
Ülke ölçeğinde bir envanter olmalı mı? Tabi olmalı ama tüm köylerin envanterini çıkaralım sonra rehber yaparız şeklinde değil. Bu zaten mümkün de değil. Ülke ölçeğinde daha genel bir envanter olmalı. Kırsal bölgeler tanımlanabilir. Ekolojik anlamda bütünlüğü olan, kırsal peyzaj açısından benzer bölgeler belirlenebilir. Örneğin, dağlık bölgeler, ovalar, su kenarları diye ayrılabilir, ama bu bölgeler içinde de karayolu kenarındaki köyler, kente çok yakın köyler farklıdır. Toprak yapısı, bölgedeki orman türleri de önemli, tabi ahşap için konuşuyoruz ama taş malzeme kaynaklarına bakılabilir. Tarımsal faaliyetler, geçim kaynakları, nüfus büyüklükleri farklılık yaratıyor. Belirlenecek bölgelerdeki köylerin hepsi için tek rehber asla mümkün değil, böyle bir amaçla bölgeleme yapılmamalı, bu bölgeler bazında sadece genel politikalara veya ilkeler geliştirilebilir. Yani rehber yapılırken nelere dikkat edileceği gibi. Ama envanter yapılır ve kullanılmazsa da yazık olur. Buradan rehberlere ya da planlara bir çerçeve sunabilmek önemli.
Tasarım rehberlerinin en büyük sorunu aslında içeriği veya niteliği değil, uygulanmasındaki keyfilikler oluyor. Rehberin giriş yazısında da aslında başarının halk ve yerel yönetimler tarafından benimsenmesi ile doğrudan ilgili olduğundan bahsediliyor. Burada aslında en önemli adımlardan biri de pilot proje olarak uygulanıyor olması ancak pilot projenin uygulama süreci ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması konusunda ne gibi adımlar atılacak?
Çok doğru, ülkemizde maalesef iyi niyetle atılan her adım bir riski de içeriyor, genelleştirilme ve niteliksizleştirme. Rehberin şimdi bir yönetmeliği yok. Bir risk rehberin bir imar yönetmeliği gibi standartlaştırılmasıdır. Ya da tıpkı imar planı yapılırken olduğu gibi analizlerin öylesine yapılıp, önerilerin her yerdekine benzer şekilde yapılması ve aslında hiçbirinin de uygulanmaması.
Bu tam köy tasarım rehberinin özüne aykırı bir durum. Eğer bu şekilde olacaksa –bir hocamızın rehber için bizim de paylaştığımız tedirginliklerini ifade ederken kullandığı gibi- bırakınız dağınık kalsın. Yani köye dokunmayalım daha iyi. Rehber köyde daha iyi yaşanması için, köyün köy olarak varlığını sürdürmesi için birçok araçtan sadece biri. İyi uygulanır ve benimsenirse, bunun için çaba harcanırsa iyi bir uygulama aracı olarak yerleşir.
Bir diğer risk, köyde mevcut imar kısıtlamalarından kurtulmak için rehberin bir kaçamak gibi kullanılması, bunların önüne geçmek için biraz evvel sözünü ettiğimiz üst ölçek bölgelemeler, politika ve ilkeler önemli. Ama en önemlisi köy düzeyinde bu kaçamaklara iyi gözle bakılmayacak hale gelinmesi, en iyisi bu olurdu. Yine de böyle bir noktaya gelinebileceğine inanmak istiyoruz.
Ersizlerdere köy tasarım rehberi çok ilgi çekti. Şimdiden birçok ofis, kişi ve kurum kitaptan edinmek istiyor. Umarız köydeki uygulama aşaması da aynı şekilde devam eder ve o da bir örnek olur. Pilot projeler bir yandan öğretici ama bir yandan nasıl genele yaygınlaştırılacağının düşünülmesi lazım. Rehberin aynısını her yerde yapmak yerine farklı yerler için farklı rehber örnekleri geliştirilmesi daha iyi. Ancak bundan sonra bir şey söylenebilir nasıl olmalı diye.
Her yenilik belirsizliklere açık, biz bunu olumlu olarak görmek istiyoruz. Akademik ve mesleki çevrenin, yerel yönetimlerin köy tasarım rehberi nedir, nasıl olmalı tartışmasında birlikte yer alması lazım. Biz çalışmayı Kalkınma Ajansı ile yaptık, ajanslar kırsal gelişmede önemli kurumlar, onlar da rehberin hazırlanması ve uygulanmasında önemli roller üstlenebilir.
Son olarak şunu ifade etmek isterim. Bu çalışmayı farklı disiplinlerden bir ekiple geliştirdik; şehir plancıları, mimarlar, peyzaj mimarı, ayrıca farklı uzmanlık alanları da vardı, kentsel tasarım, restorasyon ve kırsal planlama gibi. Disiplinlerarası çalışmaya hep özenilir ama bir araya gelince zorluklar ortaya çıkar. Biz bu çalışmada aynı dili konuştuk. Galiba yapılmak istenen şeye olan inançla, birbirini dinleme ve birbirinin bilgisine saygı duymak ile ilerleniyor disiplinler arası çalışmalarda. Ekibe bu yönden teşekkür etmek isterim. Gerçekten çok verimli bir dönem oldu.
Kırsal alanlar ve köylerle ilgili gündemin meslek alanlarımıza girmesi bizi memnun ediyor, daha çok tartışmak, doğanın ve köylerin dilini anlamakla kalkmayıp konuşabilmek de gerekiyor diye düşünüyoruz. Meslek alanı olarak ihtiyacımız olan taze bir nefesi kırsal çalışmalarda bulabilme inancıyla diyelim.
Kaynak : www.arkitera.com